İçindekiler
Azerbaycan Ateşgah
Azerbaycan Ateşgah, Azerbaycan’ın başkenti ve en büyük şehri Bakü’de yer alan Ateşgah, Bakü’nün banliyölerinden Surakhani’de, Zerdüştler’den kalmış kale benzeri bir dini yapıdır. Pentagonal yapıdaki kompleks 17 ve 18. Yüzyıllarda inşa edilmiştir. Tapınağın mimarisinin Sasani tarzında olduğu düşünülmektedir ancak ilk kimler tarafından yapıldığı tartışmalıdır. Himalayalar’daki ünlü Jwala Ji tapınağı ile Ateşgâh arasında benzerlikler vardır. Yapı 1883’te terk edilmiş, bölgede petrol ve doğalgaz üretimi başlayıp rezervler tüketilince tapınağın altındaki doğalgaz ile sürekli yanan kutsal ateş bu tarihten sonra sönmüştür. Günümüzde Bakü merkezinden çekilen doğalgaz boru hattı ile tapınaktaki ateş tekrar canlı tutulmaya başlanmıştır.
Ateş gâh, Hazar Denizi civarı ile ticari ilişkiler içinde bulunan ve aynı zamanda tüccarlık yapan Pakistan Pencap bölgesindeki Multan’dan gelen inananlar için bir hac ve felsefe merkeziydi. Ateşgah’a gelen inananların dört kutsal elementi ateş, su, hava ve topraktı. Bu Pakistanlı tüccarların bir kısmı yıl boyu Ateşgah’da yaşardı. Ateş gâh tapınağı 1975’ten beri müze olarak kullanılmaktadır ve turistik amaçlı ziyaretlerle gezilip görülebilmektedir. Müzenin yıllık ziyaretçi sayısı 15 binleri bulmaktadır.
UNESCO Dünya Mirası Listesi Adayı
Ateş gâh 1998 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne aday gösterilmiştir. 2007’de Azerbaycan devletinin resmi tarihi ve mimari koruma alanları kapsamına alınan tapınağa, 2009 yılında devlet başkanı İlham Aliyev tarafından 1 milyon AZN (Manat) tutarında mali kaynak çıkartılmış, bu kaynakla tapınağın korunması ve bakımı güvence altına alınmıştır.
Azerbaycan Ateşgah Nedir?
Azerbaycan atesgahı, ulusun kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümüyle başlayan bir ulusal yas geleneğidir. O zamandan beri Azerbaycan kültürünün ayrılmaz bir parçası haline geldi. Azerice’de atesgah kelimesi ‘yas’ veya ‘üzüntü’ anlamına gelir ve bir kişinin ölümünün hemen ardından gelen dönemi ifade eder. Bu dönemde yaslı aile üyeleri ve topluluk üyeleri bir dizi ritüel ve törenle üzüntülerini dile getirir ve üzüntülerini paylaşırlardı.
Ateşgâhta insanlar üzüntülerini ifade etmek için şarkı söyleyip dans ederlerdi. Bu dönemde sosyalleşmekten de kaçınırlar. Bunun yerine, zamanlarını yas tutmak için yalnızlık içinde geçirirlerdi. Bu döneme ayş (yas) denir. atesgah dönemi, genellikle ölen kişinin ölümünden sonraki bir gün içinde gerçekleşen khawal-e-atesgah (yas ritüelleri) ile başlar. Khawal-e-atesgathans, halk şarkıları söyleyerek, dans ederek ve sevdikleri hakkında şiirler yazarak üzüntülerini ifade ederdi. Ayrıca ölenleri onurlandırmak için tütsü ve kokulu yağlar da yakarlardı. Bu ritüellerden sonra, atesgathanlar enerji seviyelerini yenilemek için hafif yiyecekler yerler ve sıcak içecekler içerlerdi. Kaybettikleri yakınlarını anmak için böyle yaparlardı.
Ateşgah, zamanla toplumun tüm kesimleri tarafından benimsenen ulusal bir yas geleneği haline geldi. Ancak son yıllarda insanlar bu geleneği ihmal etmeye başladılar. Vefat edenleri khawal-e-atesgah ile onurlandırmak yerine, birçoğu bu kişileri chiftlik atesgah (“hafif yas”) ile kutlamayı tercih etti. Ateşgahın bu hafifletilmiş şekli, sevilen birinin ölümüyle uğraştıktan sonra insanların yeniden yaşamaya başlayabilmeleri için başlatıldı. Daha açık tonuna rağmen, chiftlik atesgathans hala özel olarak ölülerine ağıt yakıyor. Ancak, geçmiş nesillerin aksine, kederlerini yalnızlık yerine halka açık kutlamalar yoluyla paylaşırlar.
Yakın birinin ölümü, herhangi bir grup insanı duygusal kargaşaya sürükleyebilir; aynı zamanda onları bir süreliğine birleştiren eski bir geleneği benimsemelerine de yol açabilir. Atatürk’ün Ekim 1973’te vefatından bu yana, atesgah Azerbaycan kültürünün ve mirasının ayrılmaz bir parçası haline geldi. Bugün herkes ölenleri atesgah törenine katılarak ya da çiftlik atesgahı ile yaslarını hafifleterek anıyor.